14. KA’BE’NİN YENİDEN İNŞASI
Bu bahsettiğimiz olaylardan, yani Ali'nin aileye katılmasından kısa bir zaman önce, Muhammed (s.a.v.) otuz-beş yaşında iken Kureyşliler Kabe'yi tekrardan yapmaya karar verdiler. O zamanlar Kabe'nin yüksekliği, bir insan boyu kadardı ve üstünde çatı yoktu. Bu nedenle kapı kilit-lense bile hırsızlar kolaylıkla içeri girebilirdi. Kısa bir süre önce, mahzene gömülen hazinelerden bir kısmı çalınmıştı. Ellerinde çatı yapmaya yetecek kadar kereste vardı: Yunanlı bir tüccarın gemisi karaya vurmuştu ve tamir edilemeyecek kadar dağılmış bir halde Cidde kıyısında bekliyordu. Bu nedenle onun kerestelerini çatı yapmak için aldılar. O sırada Mekke'de yetenekli bir marangoz olan bir Kıptî de bulunuyordu.
Fakat Kabe'ye duydukları saygı o denli fazla İdi ki ona el sürmekte tereddüt ediyorlardı. Planları, yumuşak ve dayanıksız taşlardan yapılmış olan tüm duvarları yıkıp, yenilerini yapmaktı; fakat kutsal olan bu yeri yıkarak günahkâr olmaktan ve belaya uğramaktan korkuyorlardı. Bu tereddütleri, Kabe'nin duvarından her güaı güneşlemek için dışarı çıkan yılanı görmeleriyle daha da arttı. Kim o tarafa yaklaşırsa yılan başım kaldırıyor, dilini çıkarıp tıslıyordu. Bu da onlan çok korkutuyordu. Fakat bir gün, yılan güneşlerken, Allah gökten bir kartal gönderdi, kartal yılanı kaptı ve uçtu gitti. Kureyşliler aralarında şöyle konuştular: «Şimdi Allah'ın bizim niyetimizi tasdik ettiğine inanabiliriz. Bize yardım edecek bir marangozumuz ve tahtalarımız var, Tanrrı bizi yılandan da kurtardı.»
Duvarların üstünden ilk taşı alan. Muhammed (s.a.v ) in büyük annesi Fatıma'nın erkek kardeşi MahzunVlu Ebu Vehb idi; fakat o taşı alır almaz, taş elinden kurtulup tekrar eski yerine döndü. Bunun üzerine hepsi işe devam etmekten korkarak Kabe'den kaçtılar. Daha sonra Manzumilerin reisi, o zaman hayatta olmayan Muğire'nin oğlu Ve lid kazmayı eline aldı ve şöyle dedi: «Ey Tanrım, korkma. Ey Tanrım biz iyilikten başka birşey istemiyoruz.» Daha sonra Yemen köşesi ile Hacerü'l-Esved'in arasındaki gü-ney-doğu duvarının bir kısmını yıktı; fakat diğerleri işe koyulmaktan çekindiler. «Bekleyelim ve görelim» dediler, *Eğer o helak olursa, Kabe'ye dokunmayalım, hatta onu eski haline çevirelim. Fakat eğer o çarpılmazsa, ki bu Allah işimizi onaylıyor demektir, onu sonuna kadar yıkalım » Gece hiçbir aksilik çıkmadı; Velid, sabah erkenden tek rar işe başladı, diğerleri de ona katıldılar. Tüm duvarlar. İbrahim'in attığı temellere kadar yıkılınca, yanyana dızık miş deve hörguçlerine benzer, büyük, yeşilimsi taşlar ortaya çıktı. Bir adam taşlardan birini çekip çıkarmak için iki taşın arasına bir manivela koydu; fakat ilk hareketinde, tüm Mekke'yi sarsan ve depreme benzeyen bir sallantı ol du. Bunu, temelleri yıkmamaları için yapılan bir uyan işareti olarak kabul ettiler
Hacerü'l-Esved'in bulunduğu köşede süryanice bir yazı buldular. Onu, bir Yahudi okuyana dek ne olduğunu bilmeden sakladılar: -Ben Allah'ım ve Bekke'nin Rabbıyım. Bekke'yi. gökleri ve yeri yarattığım, Aya ve Güneşe şekil verdiğim ve Güneşin etrafına dokunulmaz olan yedi meleği yerleştirdiğim gün yarattım. O (Bekke), insanlarına su i. ve su ile yardım eden iki tepesi varoldukça varolmaya devam edecektir.» Bir parça yazı da İbrahim makamında Kabe'nin kapısı yanında İbrahim'in ayak izini taşıyan kayanın altında bulundu: «Mekke, Tanrı'nın kutsal evidir. Onun sürekliliği üç yönden gelir. Onun insanları onu ille kirletenler olmasın.»
Kureyşliler, binanın yüksekliğini arttırmak için. daha çok taş topladılar. Ayrı ayrı kabileler sırayla çalıştılar. Nihayet bina Hacerü'l-Esved'in konulacağı yüksekliğe geldi. Bu şurada aralarında şiddetli bir tartışma çıktı. Çünkü hiçbiri Hacerûl-Esved'i duvara yerleştirme şerefini, diğer kabileye bırakmak istemiyordu. Bu tartışma bir kaç gün sürdü ve anlaşmazlık o denli büyüdü ki, taraflar savaşmaya hazırlandılar. O sırada yaşlı bir adam şöyle bir öneri getirdi : «Ey Kureyşliler, tartıştığınız konuda sizi uzlaştıracak bir hakem seçin. Mescid'e girecek olan ilk adam bu konuda hakem olsun.»[1] Kabe'nin çevresindeki alana Mescid, yani secde edilen yer adı verilirdi. Çünkü Allah'ın Evine yönelerek O'na secde etme geleneği. İbrahim ve İsmail'den beri devam edegeliyordu. Yaşlı adamın tavsiyesine uyma ya karar verdiler. Mescid'e ilk giren kişi, belli bir süredir Mekke'de bulunmayan ve henüz dönen Muhammed (s.a.v.1 idi. Onun kapıdan görünmesiyle insanların yüzünde, mutluluk ve sevinç ifadeleri belirdi. Daha da yaklaştığında memnuniyetle -dolu selamlamalar ve mırıldanmalar topluluğu sardı. Bazıları: «O, el^Emin'dir» dediler. Bazıları: «Muhammed (s.a.v.) geldi, onun kararına uyanz* dediler. Meseleyi ona anlattıklarında O, «Bana bir parça kumaş getirin» dedi. Getirdiklerinde bezi yere yaydı, Ha-cerü'LEsved'i ortasına koydu. «Her kabile bezin bir ucundan tutsun» dedi. «Sonra hep birlikte onu kaldırın». Taşı yeteri kadar yerden yükselttiklerinde, onu aldı ve Kabe'nin köşesine kendi elleriyle yerleştirdi ve böylece inşaat devam etti
--------------------------------------------------------------------------------
[1] U> IX 125.