30. CENNET VE EBEDÎYYET
Geriye dönen ve kendi halkına karşı yardım isteyen bir diğer muhacir de Ömer'in kayınbiraderi Osman bin Usaz'un'du. Çünkü Osman, kuzenleri Ümeyye ve Ubey'in kendisini cezalandıracaklarım biliyordu. Bu kez Manzum kabilesi, başka bir kabilenin adamını koruması altına alıyordu: Velİd, Osman'ı koruması altına aldı: fakat. Osman kendisi güvenlik içinde gezerken, diğer müslümanlann eziyet çektiğini görünce, Velid'den kendi üzerindeki koruma. anı kaldırmasını İstedi Yaslı adam: «Ey kardeşimin oğla, N*"'n" adamlarım sana bir zarar mı verdi?» diye sordu. Osman (r.): «Hayır, fakat ben Allah'ın koruması altına girmek ve O'ndan sığınmamak İstiyorum». dadt Velidle beraber Mesdd'e gitti ve herkesin Önünde onun koruması altında olmadığını açıkladı.
Birkaç gün sonra büyük sair Labld, Kureyşlilere şiir okuyordu, Osman da onu dinleyen büyük kalabalığın arasındaydı. Genelde tüm Araplarda varolan şiir okuma yeteneği, Ebu Talib, Hubeyre ve Haris'İn oğlu Ebu Süfyan gibi bazı kişilerde daha fazla göze çarpıyordu. Fakat bunların da ötesinde büyük şair diye anılan birkaç şair vardı, Labid de bunlardan biriydi. Belki de yaşayan en büyüjc Arap şairi sayılabilirdi ve Kureyşliler onu aralarında görmekten şeref duyuyorlardı. Okuduğu şiirlerden biri şöyle başlıyordu:
«İşte, Allah'tan başka hersey boştur-. «Doğru söyledin» dedi Osman. Labid devam etti:
Ve tüm zevkler yok olacak».
«Yalan söylüyorsun» diye bağırdı Osman. «Cennet zevkleri hiçbir zaman sona ermeyecek». Labid sözünün kesilmesine a[1]şkın değildi; Kureyş İse, sair misafirleri olduğu için sadece şaşırmakla kalmamışlar, utanmışlardı da. «Ey KureyşlÜer.» dedi şair, «sizin yanınızda dost olarak oturan kimseye kötü davranümazdı. Ne zamandan beri böyle davranmaya başladınız?» Topluluktan biri kalktı, tüm kabile adına özür diledi ve: «Bu adam bir budaladır, bir grup budala bizim dinimizi terketti. Onun söylediğiyle ilhamın yokolmasm» dedi. Konuşan adam geldi ve Osman'a bir yumruk attı, vurduğu yer morardı. Yalanında oturan Velid, ona kendi koruması altında kalsa îdi gözünün morarmayacagını hatırlattı. «Hayır» dedi Osman, «bilakis benim sağlam gözüm, diğeri gibi olabilmek için Allah'a yalvarıyor. Ben, senden daha güçlü ve kudretli olan Allah'ın koruması altındayım-. Velid: «Ey kardeşimin oğlu, gel ve benimle yaptığın anlaşmayı yenile» dedi. Fakat Osman kabul etmedi.
Peygamber şairin dinlendiği topluluk içinde değildi, fakat Labid'in şiirini ve orada neler olduğunu duymuştu. Bu konuda kayıtlara geçen tek şey şudur: «Şairin konuştuğu tek doğru şey «İşte Allah'tan başka her şey boştur» sözüdür1. Peygamber (s.a.v.) Labid'i bunu takip eden mısraları için suçlamadı. Şair «Bütün dünyevi zevkler yok olacak» demek İstemiş olabilir-, diğer taraftan Cennet ve zevkleri hiç bir zaman sona ermeyecektir. Bu olayın meydana geldiği sıralarda şu âyet nazil oldu: «Onun yüzünden (zatından) başka her şey helak olucudur» (Kasas: 88). Daha önce inen bir âyette de şunlar söyleniyordu: «Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (zatı) baki katacaktır.» (Rahman: 27). Bu ebedi İkram'm olduğu yerde-ebedi zevkler ve onları tadanlar da alacaktır.
Bu konuyu daha acık ortaya koyan bir vahiy daha gelmişti:
«(Ktyametin) geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz, (kimi de) muttu ve bahtiyardır. Mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orda (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır. Onlar Rob-binin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada temelli kalıcıdırlar. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır» (Hûd; 105-
.
Bu âyet göstermektedir ki Allah Cennetlikleri Cennete sürekli kılacaktır. Bu âyetlerle ilgili sorulan, Peygamber (s.a.v.) zaman zaman ashabdan bazılarına verdiği cevaplarla açıklamıştır. Bir keresinde şöyle demiştir: «istediğine merhamet eden Allah, Cennetlikleri Cennet'e, Cehennemlikleri Cehennem'e kovar. Daha sonra Meleklere: «Bakın ve kalbinde hardal tanesi kadar imanı olanlar; Cehennemden çıkarın» der. Melekler bir grup insanı Cehennemden çıkarırlar ve: «Rabbimiz, bize emrettiğin şartlara uyan hiç kimseyi orada bırakmadık» derler. Allah : «Geri dönün ve kalbinde bir zerre kadar iyilik olan herkesi Cehennem'den çıkarın» der. Melekler yine bir grup insanı Cehennem'den çıkarırlar ve: «Rabbimiz orada hiç bir iyilik bırakmadık» derler. Melekler, Peygamberler ve inananlar şefaat ederler. Sonra Allah: «Melekler şefaat etti, Peygamberler ve inananlar da şefaat etti. Şimdi sadece merhametlilerin en merhametlisi olan Allah'ın şefaati kaldı» der ve Cehennem'den hiç bir iyilik yapmayan bir grup insanı çıkarır, Cennetin girişindeki Hayat Irmağı denilen nehre atar»[2]
Cennettekiler hakkında da Peygamber fs.a.v.î şunları söyler: «Allah Cennettekilere: «Memnun musunuz?» diye sorar, onlar: «Rabbimiz, nasıl memnun olmayız? Hiç bir yaratığa vermediğin nimetleri bize verdin» derler. Allah «Size bundan daha iyisini vereyim mi?» der, onlar da «Daha iyisi nedir?» diye sorarlar: Allah: «Size Rıdvan'ımı vereceğim der»[3]. Bazen 'saadet' olarak tercüme edilen Rıdvan, Allah'ın bir nefsi, mutlak olarak kabul etmesi ve o nefsi kendi yanına alıp Ebedî Saadet vermesidir. Rıdvan Cennetinin genel anlamıyla diğer Cenneti dışladığı düşünülmemelidir. Çünkü Kur'an her teslim olan nefis için iki cennet vadeder (Rahman: 46). Peygamber de kendi konumundan bahsederken, aynı şekilde iki rahmete kavuşacağını söylerdi: «Rabbim'le ve Cennet'le buluşacağım»[4]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] B:LXIII;
[2] M. I. 79; B. XCVII,
[3] M.LI.2.
[4] 1.1. 1000.